Bir Tim Burton Klasiği

  

     Tim Burton karamsar çekimlerin animasyonlarla birleştiği bir dünyanın kurucusu görevini üstlenmekte sinema dünyasında. Akademi üyeleri tarafından pek sevilmemekle birlikte ergen jenerasyon dediğimiz kısım tarafından oldukça yoğun ilgi görmektedir. Aslında beyaz perdede stop-motion tekniğini kullanan ilk kişi değil ama bu tekniğin popülaritesini arttırdığı gerçeği göz ardı edilemez. Özellikle sinema tarihindeki ilk uzun metraj Stop Motion film olma özelliğini taşıyan The Nightmare Before Christmas'ın (yönetmeni sanıldığının aksine Tim Burton değil Henry Selick'tir.) senaristliğini üstlenerek bu konuda bir çok şeyi üstlenmiştir. Tuhaf bir yönetmen olduğu doğrudur ama Ed Wood,Edward Scissorhands, Batman,Batman Returns,Big Fish,Charlie and the Chocolate Factory gibi filmlerin arkasındaki bir numaralı adam olduğunu da unutmamak lazım. Johnny Depp ile süren birlikteliğini pek onaylamasam da ona hak veriyorum. Johnny Depp gibi bir yeteneği kim istemez ki...

       Son filmi Dark Shadows'da,tahmin edeceğiniz üzere,Johnny Depp 200 sene bir sandık içinde toprağa gömülü olarak yaşamış vampir Barnabas Collins olarak başrolde. Ona eşlik edenlerse Helena Bonhem Carter,Michelle Pfeiffer,Eva Green gibi oyuncular. Kısacası film şöyle ; 1752 yılında küçük oğulları Barnabas ile birlikte Joshua ve Naomi Collins çifti yeni bir hayata başlamak için Liverpooldan Amerika'ya taşınırlar. Burada görkemli bir şato inşa edip bulundukları bölgeye köklü yatırımlar yaparlar ve oranın bir numaralı ailesi olurlar. Barnabas ise ailesinin üzerinde lanet olduğuna inanmaktadır,büyür ve yakışıklı bir genç olur fakat bu yakışıklı gencimiz bir cadı olan Angelique Bouchard'ın kalbini çalmıştır. Aşık olduğu kişiyse genç Victoria'dır. İkisinin beraber olmasını kaldıramayan Angelique Bouchard,Barnabas'ı vampire çevirip mezara hapseder,sevgilisini de büyüyle zorla intihara teşvik eder. Aradan iki yüzyıl geçer,bir iş makinesi şans eseri Barnabas'ın saklı olduğu demir tabutu bulur ve Barnabas özgür kalır. Peki ya 1972 yılına ayak uydurabilecek midir?

    Şimdi sıra film hakkındaki görüşlerime geldi. Tim Burton için favori yönetmenlerimden diyemem ama filmlerine göz atmışlığım,izlemişliğim tabi ki de var. Son olarak da Dark Shadows ilgimi çekti. Johnny Depp ise Al Pacino'dan sonra hayranlıkla izlediğim bir numaralı aktör. Açıkcası bu tarz gotik filmlerde onu görmekten çok sıkıldım. Bana kalırsa Tim Burton onu biraz oyunculuk olarak köreltiyor. Umarım bundan sonra bu tarz rollerde pek karşımıza çıkmaz. 

  Filmin o ışıkları buğulandırma tekniği çok hoşuma gitti. Eski çağ havasıyla gotik tarzın gizemini gayet iyi yansıtmış seyirciye. Oyunculuklar beklediğim gibi değildi,özellikle de Johnny Depp. Belki de bu tarz rollerde görmekten sıkıldığım içindir bilemiyorum ama Carolyn rolündeki o küçük kız dışında gözüme çarpan pek kimse yoktu. Bir de Helena Bonhem...Gençlik meraklısı içkici psikiyatrist rolüyle beni benden almasa da kendine çekti diyebilirim. İlginç bir deneyim olmalı onun için. Yönetmenle yatmak tabiri de kendisine çok uymak da bizzat Tim Burton'ın nişanlısı çünkü. Her filminde de mutlaka bir rol kapıyor zaten. Görüntü,makyaj ve grafik konusunda gerçekten müthiş çalışmaları olan bir film. Özellikle cadının yüzünün bir bir porselen misali kırılması olayı çok güzeldi. Replikleri bir kenara atıp ya nasıl yapmışlar bunu acaba diye çözmeye çalışıyorsunuz. Müzikleri harikuladeydi. Alice Cooper üzerinden yapılan esprilerse en çok güldüğüm kısımlardı. 

     

      Sıkıcı bir film olmamakla birlikte senaryosu biraz zayıf kalmış,Tim Burton'dan daha iyisini beklerdim. Akademi teknik dallarda filme şans tanıyabilir ama çok fazla bir şey beklemiyorum açıkcası. Çünkü gelecek aylarda,özellikle eylülden sonra, gerçekten başyapıt denilebilecek filmler karşımıza çıkacak.Adamın zaten gişe kaygısı yok bırak çeksin filmlerini,bize de izlemek düşer dediğinizi duyar gibiyim. Haklısınız da. Sonuçta sinema bir sanatsa yaratıcılığımızı kendi düşsel sınırlarımızın içerisinde şekillendirmeliyiz.Akademi vs. türü şeylere aldırmadan,yalın olarak bir eser çıkarmalı yönetmenler. Bu konuda Tim Burton da en iyi örnek. Kimseye aldırmıyor bu uçuk saçlı amca. Ben filmimi çekerim, keyfimin kahyası mısın der gibi. Zevkler ve renkler diyip bir sinefil yazımı daha sonlandırıyorum. Bu arada Midnight Cowboy'u izlemekteyim,gelişmeleri aktaracağım ;)