Bir Küçük Kırık Damla


















Adı konmamış bir yazın ortasına düşen yağmur damlası,
Niyedir kızışların kokusunu sükûnetle tüttüren toprağa?
Yeşeren çimenlerin arasına saklanmış güneşi kovalarsın,
Bilmez misin onu bulduğunda göğün yedi katının seni çağıracağını?
Buğulu tren camlarına perde çekip sarhoş olmuşsun yine,
Kuklaların tebessümleri kadar sahtedir çoğu zaman üzüldüklerin.
Yaşlanmak için genç olman gerekir oysa,
Sense beşikte sallanan yeni doğmuş tazecik bir bebeksin,
Meleklerin, pespembe kulağına tatlı tatlı fısıldadığı.
Bırak okunu mızrağını, savaşmak için barışmayı öğren.
Uzundur zamanın ötesinde yolculukların, bilirim.
İğnelenmiş küçük kalbinde taşıma bulutların kirliliğini.
Mazinde zindana attığın mutluluğun, martılara eşlik etmek istiyor.
Kanatlarını ona geri vermeyecek kadar zalim misin yoksa?
Çıplaklığından utanmadığın sürece üşümez tenin,
Islık çalar hatta peşine takılan ılık rüzgâr arkandan.
Esmer gökyüzü şarkı söylerken kuşların çekildiği tozlu sahnede,
Sen çıkmaz sokaklarda dans ediyorsun acemi yıldırımlarla.
Kapı eşiklerine tüneyen kediler alkış tutuyor korkularından.
Yazın ortasına bırakılmış bir küçük yağmur damlası…
Oturmuşsun meyus bakışlarınla kavrulmuş leylak dalına,
Dinmiyor bir türlü kiremit kokulu hıçkırıkların.
Cüretkârca sevişen serçeleri izliyorsun soluğunu yenilemeden,
Kayısı rengi dudakların aralanmış istemsizce.
Ahraz ağıtlarını işiten serçeler sırtlarını dönüyor sana.
Sonra birden değdiriyorsun ela gözlerini benimkilere.
Tuhaf, sanki yıllardır oracıkta benimlesin.
Belki de ben küçük bir yağmur damlasıyım,sen de ben…

                                                                            Nilsu SERTOĞLU

Yorumlar

Popüler Yayınlar